Kutsal Hazine Küplü de mi
Kutsal Hazine Küplü de mi, Küplü Köyü yakınlarındaki Kısık Kaya’da bulunan 2 metreye 3 metre genişliğinde ve 40 metre derinliğindeki kuyu yol yapım çalışmaları sırasında ortaya çıktı. Bizans döneminden kalan ve ‘kutsal hazine’nin saklandığı rivayet edilen kuyunun bir duvarı kepçelerle kırıldı. Kuyunun 25 metresi ortaya çıkarken, 15 metre daha derine inildiği, 40 metre sonrasında odalar bulunduğu iddia ediliyor. Tarihi kuyuyu kimin tahrip ettiği, kutsal hazinelerin çıkarılıp çıkarılmadığı, çıkarıldıysa kimler tarafından çıkarıldığı bilinmiyor. Şehrin göbeğindeki bu define avı ise herkesi şaşırtırken, yetkililerin gözü önünde cerayan eden olaya neden göz yumulduğu ise merak konusu.
Bilecik’ten Küplü Köyü’ne giderken, Villa Park’ın yanıbaşındaki büyük tepe herkesin dikkatini çekiyor. Adı Kısık Kaya olan ve tamamı tek parça kayadan oluşan ilginç tepe, asırlardır definecilerin hedefindeydi. Adına onlarca efsane uydurulan Kısık Tepe’nin sırrı nihayet çözüldü. Bu güne kadar definecilerin 2-3 metre kazabildiği 3 metreye 2 metre boyutlarındaki oyma kuyu, tepenin yarısına yakını kepçeyle kazılarak ortaya çıkarıldı. Kuyunun yaklaşık 25 metresi ortaya çıkarılırken, kepçenin kazabildiği kadar derine inildiği, ancak dibe ulaşmak için 15 metre olduğu söyleniyor. Dünyada örneğine az rastlanan ve adeta kalıp gibi kazılan kuyunun esrarı ise bir türlü çözülemiyor. Büyük bir tarihi değere ve kutsal hazineye sahip olan, şehrin göbeğindeki kayanın rastgele kepçelerle kırılması herkesin tepkisini çekiyor.
Bilecik eski Milletvekili ve Belediye Başkanı Mehmet Seven, önemli bir tarihi eserin, göz göre göre tahrip edildiğini belirtirken, büyük bir definin de ya çıkarıldığını ya da çok yakında çıkarılabileceğini söyledi.
Olay yerinde yaptığımız incelemeler ve çevrede yaşayan vatandaşlarla yaptığımız konuşmalarda ilginç iddialar ortaya atıldı. İşte onlardan bir kaçı:
40 Haramilerin Hazinesi
Büyük bir kayanın içinin 40 metre oyulduğunu belirten köylüler, Payitahttan hazineyi çalan 40 haraminin, güneye doğru 40 gün yol aldıktan sonra, Gölpazarı üzerinden Bilecik’e geldikleri, bu sırada Kısık Kaya’nın dikkatlerini çektiğini, her bir haraminin 1’er metre kazması sonucu 40 metreye inildiğini, büyük hazinenin buraya saklandığını iddia ediyorlar. Tüm definecilerin peşinde olduğu 40 haramilerin definesinin burada olabileceği belirtiliyor.
Sultan Mahmut’un Hazineleri
Bir başka rivayet ise, sultan Mahmut’un hazinelerinin buraya gömüldüğü.
Bilindiği gibi, Küçük İstanbul diye bilinen Küplü Köyü, bir zamanlar bölgenin en önemli ticaret merkeziydi. İpekyo’lundan geçen kervanlar mutlaka buraya uğrar, alış veriş yaparlardı. Ticaret ise Rum ve Ermenilerin elindeydi. Köyün 12 mahallesi, 7 Kilisesi, 20’si Kuyumcu olmak üzere 300’e yakın dükkanı mevcuttu. İstanbul’dan, Bursa’dan, Eskişehir’den ve civar yerlerden pazarcılar Küplü’ye gelir ve en karlı alışveriş buradan yapılırdı. Küplü’nün bu kadar gelişmesinin nedeni ise Sultan Mahmut’un hazinesinin Küplü’ye getirilmesi ve Kısık Kaya’da saklanmasıydı.
O dönemde Osmanlı güçleniyor, kimse savaşla ve kılıçla önüne geçemiyordu. Avrupa Osmanlı’dan korkuyor, “Bir gün gelip bizim topraklarımızı da alacaklar?” korkusu ile yaşayan Avrupalı çözüm yolu arıyordu. Bunun üzerine oyuna başvurdular ve Osmanlı’yı içten çökertmek istediler. Rum ve Ermani’lerin yönetiminde gizli bir örgüt kurdular, “zengin olma” vaadiyle kandırdıkları bazı dönek Türkleri’de kullanarak Sultan Mahmut’un hazinesini soydular. Maksatları, hazineyi boşaltın Osmanlı’yı ekonomik sıkıntıya sokmaktı.
Sayıları 800’ü bulan bu gizli ‘define örgütü’, devlette önemli nüfuzlar elde ettiler. Tapınak Şövalyeleri’nin de desteğini alan örgüt, Sultan Mahmut’un hazinesini soyup, Kudüs’te bulunan Tapınak Şövalyelerine ulaştırmak için yola çıktılar. 400 tona yakın altın katırlara yüklendi ve gündüz gizlenip gece yola çıkarak Bilecik’e kadar geldi. Küplü Köyü’ndeki Rum ve Ermenilerle tanışıklığı olan örgüt üyeleri, hazineyi Tapınak Şövalyelerine götürmekten vazgeçerek, Küplü’ye gömme kararı aldılar. Hazine önce Kiliselerde saklandı ve Kısık Kaya’da büyük kuyu kazılmaya başlandı. Çünkü, Zaptiyeler hazinenin peşine düşmüş, her yerde soyguncuları arıyordu.
Kaya, aylarca çalışma sonunda 40 metre derinliğinde bir kuyu kazıldı. Kuyunun 40’ncı metresinden sonra 40 oda kazıldı ve Sultan Mahmut’un hazineleri buraya yerleştirildi. Daha sonra bazı soyguncular bu altınlardan çalmaya ve başka yerlere gömmeye başladılar. Agop Lefter isimli Ermeni Bilecik Bölgesi’nde 28 değişik yere bu altınlardan sakladı. Soyguna katılan ve Küplü’ye yerleşip burada kuyumcu dükkanı açan: Pop Martin, Volçan Voyvoda, Manol Agatha, Lema Nora ve Türk olan Emin Ağa durumu fark ederek, Agop Lefter’i, Bilecik’teki Kanta kuzenos Klisesinde öldürdüler. Cesedi kiliseden alarak Hamsu Deresine attılar. Ancak, kiliseyi temizlemeyi unuttular. Sabah kiliseye gelen Papaz, kanı görünce, “Bu, Kutsal Ruh İsa’nın çarmıha gerildiği kan gibi” diyerek, bilmediği cinayete kutsallık atfetti ve kilisenin adını da Kırmızı Kilise olarak değiştirdi. Bunun üzerine, hazine çalınmasın diye 40 metrelik kuyuyu doldurdular.
Bu rivayete göre, Kısık Kaya’nın altındaki 40 odalı yerde yüzlerce ton hazine olduğu ortaya çıkıyor.
“Türklere vereceğimize denize dökeriz”
Kısık Kayadaki tarihi kuyu ile ilgili bir başka rivayet ise, Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethedince, Bizans’ın gizli hazinesi gündeme geldi. Bizanslılar, “Kutsal hazinelerimizi Türklere vereceğimize denize dökeriz” derler.
Bizansın üst düzey yöneticileri, kuşatmanın devam ettiği bir gecede, denizden gizlice kayıklara doldurdukları hazineyi Avrupa’ya kaçırmak istediler. Ancak Balkanlar Türklerin elinde olduğu için Avrupa’ya gidemeyeceğini anlayan Bizanslılar, Korsanların takibine takılınca gece gizlice İznik’e gelirler. Gündüz gizlenen, gece de yola devam eden Bizanslılar, Arapuçtu Mevkine gelince, Rum kervanıyla tanışırlar. Rumların da yardımı ile Gölpazarı’nın Türkmen Köyünün üst kısmında bulunan Arpalık Mevkii’nde bir süre kaldılar. Bu sırada, Dikenli Boğaz’da baskınlar yapan eşkıyaların durum fark etmesi ile bir gece burayı da terk ettiler. Bizanslılarla işbirliği yapan ve aslen Küplülü olan Rum, Bizanslıları Kızıldamlar Köyü’ne getirdi. Burada bir süre kalan ve Dikenli Boğaz eşkiyalarının baskınından korkan Bizanslılar saklanmak için Kısık Kaya’ya geldiler. Kayanın tepesinde günlerce yaşayan Bizanslılar, Kısık Kaya’nın hazineyi saklamak için çok uygun olduğunu düşünen Bizanslılar günlerce uğraştıktan sonra bu kuyuyu kazdılar ve Bizans’ın Kutsal Hazinesini buraya gömdüler. Fark edilmemek için bu günkü Ahmet Pınar Köyü’nde yaşamaya başlayan Bizanslıların ihtiyacını Küplülü Rum karşılıyordu. Hazineye tek başına sahip olmak isteyen Küplülü Rum, Bizanslı dostlarına ihanet ederek, Dikenli Boğazdaki eşkiyalara Bizanslıları ihbar etti ve eşkiyalarda Bizanslıları eski Ermeni Köyü olan Ahmetpınar’da öldürdüler.
Eşkiyalar, Küplülü Rum’dan hazinenin yerini göstermesini istediler. O da eşkiyaları kandırıp geçiştirmek için Yayla Köyü’nü gösterdi. Gösterilen yeri araştıran ve hazineyi bulamayan eşkiyalar Rum’a işkence yapmaya başladılar. Yayla Köyü’nden bir merkebin arkasına bağladıkları Rum’u sürükleyerek Küplü’ye getiriyorlardı. Yara bere içinde kalan Rum Karasu’dan geçerken boğuldu ve öldü. Böylece Kısık Kaya’daki ‘Kutsal Bizans Hazinesi’nin yerini bilen son kişi de öldü.
Yaptığımız araştırmalar sonucu ulaştığımız bu rivayetler ne derece doğru bilinmez ama bilinen bir gerçek var ki Kısık Kayada, dünyada örneği olmayan bir kuyu var. Yıllardır gizli kalan yer çalışma sırasında ortaya çıktı. Görenleri hayrete düşüren kuyunun esrarını çözmek ise yetkililere kaldı.