Anadolu’daki Höyükler
Anadolu’daki Höyükler; Höyük, çok eski bir yerleşme yerinin zamanla toprakla örtülüp tepe biçimine gelmiş halidir. Höyükler genelde üst üste gelmiş çok evreli yerleşim yeri birikimleridir. 1-40 metre yükseklikte ve 1000-1500 metre genişlikte olurlar. Uygarlıkların araştırılmasında önemli referanslardır.
Höyükler, günümüze göre en yakını en üstte olmak üzere eskiye doğru uzanan bir katmanlaşma gösterirler.
Orta Anadolu höyüklerinde neolitik, kalkolitik, ve tunç çağı yerleşmelerinin üzerinde, Frig, Hitit, Selçuklu ve Osmanlı yerleşimleri görülebilir. Hatta modern yerleşimlerin bir kısmı da höyükler üzerinde kuruludur. Anadolu’da yaklaşık 20.000 höyük bulunduğu tahmin edilmektedir.
Not: höyükler yerleşim alanlarıdır, Tümülüs yapıları ise anıt mezarlardır, Tümülüs yapıları sivri huni şeklinde, höyükler ise düz ve geniş yığmalardır.. Her iki yapıda sit alanı olup, izinsiz kazı yapılamaz buna dikkat etmeniz yasalarımızın gereğidir.
Alacahöyük
Çorum iline bağlı Alaca ilçesinin 15 km kuzeybatısındaki Hüyük köyündeki bir höyüktür. Bu höyükte dört ayrı kültür evresinden kalma 14 yerleşim ya da yapı katı saptanmıştır. Alacahöyük’teki ilk kazılar, Osmanlı arkeolog Theodor Makridi tarafından 1907’de yapıldı. Buradaki kazılar 1935’ten sonra Hamit Zübeyr Koşay ve Remzi Oğuz Arık’ın başkanlığında yürütüldü. Bu kazılarda Bakır-Taş Çağından Osmanlı dönemine kadar gelen uzanan dönemlere ait buluntular ele geçti. Alacahöyük’ün birinci kültür evresi olarak adlandırılan üst katlarında, Friglerden başlayarak Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine kadar uzanan kalıntılar ortaya çıkarıldı. İÖ 1200’lerde bir Frig yerleşmesi olan Alacahöyük’te o döneme ati yolların, kaldırım döşemelerinin ve yol boyunca sıralanmış taş temelli evlerin kalıntıları bulundu. İkinci kültür evresine ait daha alttaki yapı katlarında, İÖ 2000-1300 arasındaki Hitit dönemine tarihlenen büyük bir kentin kalıntıları dikkat çekicidir. Bu kent, Hititler’in başkenti Hattuşa’ya çok yakındı. Kentin giriş kapısını, kadın başlı ve aslan gövdeli heykellerin (sfenksler) beklediği görülür. Kalıntıları günümüze kadar ulaşan surlar, surların güneyindeki Sfenksli Kapı, sokaklar, su kanalları, fırınlar, kaldırımlar, yapılar ve tapınak-sarayın kalıntıları bize burada gelişmiş bir kentin varlığını gösterir.
Alacahöyük’te üçüncü kültür evresi olarak adlandırılan dönem, İÖ 3000-2000 arasındaki Erken Tunç Çağı’ndan kalma dört yapı katının kalıntılarını içerir. Bu yapı katlarında ortaya çıkarılan 13 kral mezarında, çeşitli madenlerden silahlar, süs ve kullanım eşyası, güneş kursları, geyik ve boğa heykelcikleri bulunmuştur. Bu buluntular bize, o dönemde yörede güçlü bir prensliğin ve çok gelişmiş bir maden işleme sanatının var olduğunu gösterir. Dördüncü kültür evresinin yapı katları ise, İÖ yaklaşık 3500-3000 arasındaki Bakır-Taş (Kalkolitik) ve Erken Tunç çağlarına tarihlenir. O çağlarda buraya yerleşen insanlar, Alacahöyük’teki ilk yerleşmeleri kurmuştur. Bu yerleşmelerin varlığını, taş temeller üzerine kurulmuş kerpiç duvarlı ve saz damlı ev kalıntıları, çeşitli çanak çömlek, özellikle içi boyalı toprak kaplar ve ayaklı meyvelikler göstermektedir. Bu katlarda ortaya çıkarılan silah ve kullanım eşyalarının çoğu taştandır. Alacahöyük’te ele geçen buluntular, Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile 1941’de ziyarete açılan Alacahöyük Müzesi’nde sergilenmektedir. Alacahöyük ve Boğazköy’ü kapsayan alan 1988’de milli park ilan edilmiştir.